Suriyeli mültecilerin yaşadığı iskan gerginlikleri,
etnisite ve mezhep ayrışmalarının ne kadar tehlikeli bir boyuta geldiğini
göstermiş olması bakımından bir musibet olarak kabul edilmeli.. Adana’da da
partilerin meseleye maalesef ırk, mezhep, siyaset üçgeninden baktığı,
aidiyetlerini bu üçgene endeksledikleri son gelişmelerle artık aşikar..
Meseleye hiç ama hiç insani boyutuyla bakış
gösterilmedi.!
Bununla birlikte filmi tam ortasından değil de
başından itibaren izlemek şart.. Türkiye dış politikada en sıkıntılı ve zaaf
dolu günlerini yaşıyor.. Ahmet Davutoğlu’nun dizayn etmeye çalıştığı dış
politikamız ülke çıkarlarından ziyade Bakan Bey’in dünya görüşü ile egolarından
şekil alıyor.. Bugün savaşın eşiğindeysek, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt
oluşumu sıkıntısı varsa, binlerce Suriyeli mülteciyi iskan sıkıntısı
yaşanıyorsa, Türkiye dış arenada yalnız kalmışsa bu Ahmet Davutoğlu’nun
öngörüsüz dış politikalarının ürünüdür..
Filistin meselesine olumlu bakabildiğimiz kadar
Suriye sürecindeki başarısızlığı da görebilmeliyiz..
Sosyoekonomik sorunlarıyla ve terör canavarıyla
boğuşmakta olan ülkemiz, iç savaştan kaçan Suriyeli mültecilerin barındırılması
gibi bir sorunu daha yüklendi.. Hükümet bu projeye son anda Adana’yı da dahil
etti.. 10-15 bin arası Suriyeli mülteci Adana il sınırları dahilinde üzerinde
konteynır kent kurulacak olan bir alana yerleştirilecek..
Adana Valiliği bu yerle ilgili henüz net bir
açıklamada bulunmadı.. Yapılan toplantılarda hizmet kolaylığı, ulaşım, güvenlik
vs.. gibi unsurlar göz önünde bulundurularak bir bölge tesbitine çalışıldı.. Doğal
olarak ortaya çeşitli öneriler atıldı.. Henüz öneri aşamasındaki Çotlu ve
Cihadiye Dedeler ismi de bu şekilde gündeme geldi..
Ve, maalesef..
Henüz resmi açıklama dahi yapılmamışken üzerine
siyaset ve tarım şalı atılmış, ama gerçekte ırk ve mezhep kökenli bağırtılar
yükselmeye başladı..
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Çotlu
civarında köylülerle görüştü, onlara ait olduğunu iddia ettiği sesi
yükselterek, bölgeye şiddetle tepki gösterdi.. Tekin’in bu çıkışının
arkasındaki gerçek şu.. Gürsel Tekin, CHP’ye
yakınlığıyla bilinen ve mezhepsel birliktelik nedeniyle Esad’a sempatiyle
bakan Adanalı Nusayri vatandaşlarımıza şirin görünmeye çalışıyor..
Onların hakkını ve çıkarlarını koruyor pozisyonunda
olmak, Gürsel Tekin’in gözüyle insani değerleri bir kenara atmak anlamına
geliyorsa hakikaten çok yazık.. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte
CHP’de yükselen değerin ne olduğunu, Adana’daki mülteci krizi gözler önüne
sermeye yetti.. Görüldü ki, AK Parti’yi inanç sömürücülüğüyle suçlayan CHP de farklı
bir versiyonda aynısını yapmakla meşgul..
Bu arada Milliyetçi Hareket Partisi de Suriyeli
mültecilerle ilgili Adana’nın kuzeyinde işin öteki ucundan tutmuş durumda.. MHP
camiası konteynır kentin Sarıçam ve civarında kurulmasına karşı çıkıyor.. Bu
hafta içerisinde MHP Adana milletvekilleri kente gelerek krizle ilgili parti
tavrını benimsetmek için kamuoyu oluşturmaya çalışacak.. MHP de bu perspektifteki
bakışıyla etnisite rüzgarına kapılıp, insani değerleri elinin tersiyle bir
kenara itmiş oldu..
İnsaniyete karşı Adana’nın kuzeyine MHP, güneyine de
CHP duvar ördü.!
D-400’ün altını ve üstünü ayrıştırmak utanç
duvarından ne kadar masum olabilir.? Sığınmışlar bir kere, göndersen yakışık
almaz.. Kapımızdan evimize girmek zorunda kalanları dışlamak, düşman gibi
göstermek, fanatiklerin önüne atmaya kalkışmak hiçbir tarife sığmaz..
Aşağıya karşı çıkan var, yukarı uygun değil; Adana’nın
tam ortasına İnönü Parkı’na çadır kurup orada mı yaşatacağız, yersiz yurtsuz bu masumları.?
Osmanlı’ya ihanette, Ehli Beyt’e cinayette takılıp
kalıp; kin ve rövanş duygularına yenik düşen zihniyetle bunları körükleyen popülist
siyasetçiler ateşle oynuyor..
Arkasında hangi hatalar zinciri yatarsa yatsın, bu
hataları kim yaparsa yapsın, AK Parti iktidarı ve Bakan Davutoğlu isterse beceriksizliğin
daniskasını sergilemiş olsun; Suriyeli mülteciler de tıpkı bizler gibi ete
kemiğe bürünmüş birer insandır.. Hiçbir kaygı bu gerçeği göz ardı ettiremez;
hiçbir siyasi görüş ve hiçbir ırk-mezhep duruşu
insanlık denen olgunun karşısına dikilemez..
Kimsenin hataya hatayla karşılık verme, tarihten
gelen kini sıcak tutma lüksü yok.!
Emperyalizmin ve iç savaşın mağduru kadınlı çocuklu
mültecilere, ırklarına ve inançlarına bakılmaksızın kucağımızı açmak insanlık
görevidir..
Tabii, hala yitirilmediyse.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder