2 Aralık 2012 Pazar

Suriyeli mülteciler ve yitirilen insanlık!



Suriyeli mültecilerin yaşadığı iskan gerginlikleri, etnisite ve mezhep ayrışmalarının ne kadar tehlikeli bir boyuta geldiğini göstermiş olması bakımından bir musibet olarak kabul edilmeli.. Adana’da da partilerin meseleye maalesef ırk, mezhep, siyaset üçgeninden baktığı, aidiyetlerini bu üçgene endeksledikleri son gelişmelerle artık aşikar..
Meseleye hiç ama hiç insani boyutuyla bakış gösterilmedi.!
Bununla birlikte filmi tam ortasından değil de başından itibaren izlemek şart.. Türkiye dış politikada en sıkıntılı ve zaaf dolu günlerini yaşıyor.. Ahmet Davutoğlu’nun dizayn etmeye çalıştığı dış politikamız ülke çıkarlarından ziyade Bakan Bey’in dünya görüşü ile egolarından şekil alıyor.. Bugün savaşın eşiğindeysek, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumu sıkıntısı varsa, binlerce Suriyeli mülteciyi iskan sıkıntısı yaşanıyorsa, Türkiye dış arenada yalnız kalmışsa bu Ahmet Davutoğlu’nun öngörüsüz dış politikalarının ürünüdür..
Filistin meselesine olumlu bakabildiğimiz kadar Suriye sürecindeki başarısızlığı da görebilmeliyiz..
Sosyoekonomik sorunlarıyla ve terör canavarıyla boğuşmakta olan ülkemiz, iç savaştan kaçan Suriyeli mültecilerin barındırılması gibi bir sorunu daha yüklendi.. Hükümet bu projeye son anda Adana’yı da dahil etti.. 10-15 bin arası Suriyeli mülteci Adana il sınırları dahilinde üzerinde konteynır kent kurulacak olan bir alana yerleştirilecek..
Adana Valiliği bu yerle ilgili henüz net bir açıklamada bulunmadı.. Yapılan toplantılarda hizmet kolaylığı, ulaşım, güvenlik vs.. gibi unsurlar göz önünde bulundurularak bir bölge tesbitine çalışıldı.. Doğal olarak ortaya çeşitli öneriler atıldı.. Henüz öneri aşamasındaki Çotlu ve Cihadiye Dedeler ismi de bu şekilde gündeme geldi..
Ve, maalesef..
Henüz resmi açıklama dahi yapılmamışken üzerine siyaset ve tarım şalı atılmış, ama gerçekte ırk ve mezhep kökenli bağırtılar yükselmeye başladı..
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Çotlu civarında köylülerle görüştü, onlara ait olduğunu iddia ettiği sesi yükselterek, bölgeye şiddetle tepki gösterdi.. Tekin’in bu çıkışının arkasındaki gerçek şu.. Gürsel Tekin, CHP’ye  yakınlığıyla bilinen ve mezhepsel birliktelik nedeniyle Esad’a sempatiyle bakan Adanalı Nusayri vatandaşlarımıza şirin görünmeye çalışıyor..
Onların hakkını ve çıkarlarını koruyor pozisyonunda olmak, Gürsel Tekin’in gözüyle insani değerleri bir kenara atmak anlamına geliyorsa hakikaten çok yazık.. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’de yükselen değerin ne olduğunu, Adana’daki mülteci krizi gözler önüne sermeye yetti.. Görüldü ki, AK Parti’yi inanç sömürücülüğüyle suçlayan CHP de farklı bir versiyonda aynısını yapmakla meşgul..
Bu arada Milliyetçi Hareket Partisi de Suriyeli mültecilerle ilgili Adana’nın kuzeyinde işin öteki ucundan tutmuş durumda.. MHP camiası konteynır kentin Sarıçam ve civarında kurulmasına karşı çıkıyor.. Bu hafta içerisinde MHP Adana milletvekilleri kente gelerek krizle ilgili parti tavrını benimsetmek için kamuoyu oluşturmaya çalışacak.. MHP de bu perspektifteki bakışıyla etnisite rüzgarına kapılıp, insani değerleri elinin tersiyle bir kenara itmiş oldu..
İnsaniyete karşı Adana’nın kuzeyine MHP, güneyine de  CHP duvar ördü.!
D-400’ün altını ve üstünü ayrıştırmak utanç duvarından ne kadar masum olabilir.? Sığınmışlar bir kere, göndersen yakışık almaz.. Kapımızdan evimize girmek zorunda kalanları dışlamak, düşman gibi göstermek, fanatiklerin önüne atmaya kalkışmak hiçbir tarife sığmaz..
Aşağıya karşı çıkan var, yukarı uygun değil; Adana’nın tam ortasına İnönü Parkı’na çadır kurup orada mı yaşatacağız, yersiz yurtsuz bu  masumları.?
Osmanlı’ya ihanette, Ehli Beyt’e cinayette takılıp kalıp; kin ve rövanş duygularına yenik düşen zihniyetle bunları körükleyen popülist siyasetçiler ateşle oynuyor..
Arkasında hangi hatalar zinciri yatarsa yatsın, bu hataları kim yaparsa yapsın, AK Parti iktidarı ve Bakan Davutoğlu isterse beceriksizliğin daniskasını sergilemiş olsun; Suriyeli mülteciler de tıpkı bizler gibi ete kemiğe bürünmüş birer insandır.. Hiçbir kaygı bu gerçeği göz ardı ettiremez; hiçbir siyasi görüş ve hiçbir ırk-mezhep duruşu  insanlık denen olgunun karşısına dikilemez..
Kimsenin hataya hatayla karşılık verme, tarihten gelen kini sıcak tutma  lüksü yok.!
Emperyalizmin ve iç savaşın mağduru kadınlı çocuklu mültecilere, ırklarına ve inançlarına bakılmaksızın kucağımızı açmak insanlık görevidir..
Tabii, hala yitirilmediyse.!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder