31 Ağustos 2012 Cuma

Ziyaeddin Yağcı'dan çelişkili cevaplar..

“Belediye meclisleri ile Belediye Başkanları arasındaki uyumsuzluk ve güvensizlik, imar planları yapım ve uygulamasını engellerken, özellikle İl Genel Meclisi’ndeki istikrarsız durum birçok büyük yatırımın önünü kesmektedir.
Çeşitli siyasi mülahazalarla alınan yanlış kararlar veya kararsızlıkların ceremesini ise hepimiz çekerken, günlük siyasi çekişmeler neticede şehrimize zarar vermektedir. Hepimizi etkileyen bu kaos durumunun giderilmesi için sayın Vali’mizi inisiyatif almaya ve bu kötü gidişatı durdurmaya çağırıyorum.”
Bu cümlelerin sahibi; Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u halkın oyuyla seçilmiş meclislere müdahaleye davet eden AK Parti Adana İl Başkanı sayın Ziyaeddin Yağcı idi.. Bu çağrı Adana Valisi’ni hedef tahtasına koymaya çalışan bazı düzeni bozulmuş rantçıların ekmeğine yağ sürüyordu.. Çünkü Coş olmasa, eski kaymaklı düzenleri kesintisiz devam edecekti.. Adına hesap, tezgah ne derseniz deyin, işte o bozuldu..
Ortam soğudu ya, Yağcı da suskunluğunu bozdu..
Vali Coş’a medya aracılığıyla davetinin aslında demokrasiye müdahale çağrısı olmadığını; ne kadar da haklı olduğunu açıkça seslendirmeye başladı.. Sevdiğim, hakikaten takdir ettiğim Yağcı’ya sormak isterim.. Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u telefonla arayıp “Sayın Valim üzgünüm, partinin basın bürosundaki çocuklar bu basın bildirisini haberim olmadan kaleme almış..” dediniz mi, demediniz mi.? Karar verin; sözlerinizin arkasında mısınız, değil misiniz.?
Ayrıca uyumuyorum, buradayım Ziyaeddin Abi..
Ekspres Gazetesi’ne verdiğiniz röportajda bana gönderdiğiniz iki mektubu da(!)  aldım, okudum..
İlk olarak, İnci Gül’e “Vali beye çağrımı siz çok iyi anlamışsınız.. Ama bir kısım arkadaşlara anlatamadım.. Herkes anlar diye düşündüm ama herkes İnci Gül değilmiş..” diyorsunuz..
Doğru, tüm Adana haksız bir tek siz haklısınız.. CHP, MHP ve DP İl Başkanları, seçilmiş meclis üyeleri, koskoca Adana kamuoyu, bütünüyle medya bu mesajınızı yanlış algılamış(!).. Eleştirilerin tamamı da bu yüzden boşuna imiş..
Biliniz ki, darbelerle mücadele eden AK Parti’ye bu zihniyetteki bir il başkanı maalesef uymadı..
İkincisi..
“Bugünkü Büyükşehir Belediyesi yönetimini beğenmiyorum..” diyorsunuz.. Zihni Aldırmaz’ın hizmetlerini benimsemediğiniz için mi Fahrettin Coşkun aracılık görevine soyundu.? O yüzden mi partiliniz dahi olmayan Büyükşehir Başkanvekili Aldırmaz’ı il binanızda apar topar bayramlaşma kuyruğuna soktunuz.?
Ömer Çelik’in elini sıkma şerefine nail ettiniz.!
“Abim..” dediğiniz Aytaç Durak’ı bu tavrınızla da üzmüş oldunuz.. Bu arada Fahrettin Coşkun, Zihni Aldırmaz derken galiba AK Parti Adana’da ANAP’lılaşma sürecinde..
Son çelişkiniz de şu.. “Açıklamamla yerel yönetimleri kastetmiştim.. Vali Beyle, genel idareyle ilgisi yok” diyorsunuz.. Peki, o halde açıklamanızdaki “İl Genel Meclisi..” ibaresi nereye hitap ediyor.?
Yağcı’nın mektuplarına cevabımdır..
*          *         *
30 Ağustos kutlamaları bu yıl bir hayli farklı ve güzeldi.. Vali Coş bir ilki gerçekleştirdi.. Adana Valiliği resepsiyonu beş yıldızlı otellerin balo salonlarından çıkartıp meydanlara indirdi.. Ayrıca koyu renk takım elbise geleneği de yıkıldı.. Bendeniz kot pantolonumu ve tişörtümü çekip Valiliğe koştum.. 
Adana’nın tüm renkleri Vilayet bahçesindeydi.!
Benim gibi hür giyinmiş bir arkadaşımızın kim olduğunu merak ettim.. Adı Alaattin Cengiz, Yüreğir Belediyesi’nde temizlik işçisi imiş.. Ne güzel.. Milletvekili, Vali, işadamları, siyasetçiler, rektörler, gazeteciler, muhtarlar, temizlik işçileri, Büyükşehir Başkanvekili herkes bir arada..
Yaşasın zaferimiz..
Tek eksik maalesef AK Parti’ydi..
Çünkü İl Başkanı Yağcı, tesadüfe(!) bakın ki tam da 30 Ağustos resepsiyonuna denk gelen saatte il yönetimini ve meclis üyelerini Hekim Evi’nde toplamıştı.. Kendine yakın olanlar, az muhalefet edenler ve katı muhalifler olarak üçe ayırdığı yönetim kurulu üyelerinden muhaliflerin gönlünü almaya çalıştı.. Başarısız geçtiği söyleniyor.. Bu işler için Hekim Evi’nin kullanılması da çok manidar..Yemekli toplantı paraları kimin cebinden çıkıyor, mutlaka açıklanmalı..
Adana Valisi ile medya aracılığıyla diyalog kurmaya çalışan AK Parti İl Başkanı, 30 Ağustos resepsiyonuna neden katılmaz, bu da ayrı bir sorun.. Maksat diyalog kurmaksa bundan iyisi bulunamazdı.. Baltalamak ise haberi olsun amacına ulaşamadı..
Niyet meselesi..

SON DAKİKA..
Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz hakkında başlatılan reklam ve tanıtım masraflarının nereden karşılandığı ve bu konuda İçişleri Bakanlığı genelgesine uyulup uyulmadığı incelemesine Altın Koza etkinlikleri de dahil edildi.. Ciddiyetle yürütülen incelemenin soruşturmaya dönüşmesine kesin gözüyle bakılıyor..

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Zihni Aldırmaz'a Valilik incelemesi..


Zihni Aldırmaz’ın işleri bugünlerde yolunda gitmiyor.. Ortak akıl sloganıyla çelişen girişimleri Aldırmaz’ı hesaplarından alıkoymaya başladı.. Ortak akıldan bireysel akla yönlenen, kendini bu kentin tek akıllı sanan, Demirspor meselesinde Zihni Bey üç darbe birden yedi.. Daha da zor günler kapıda..
Gidişat şöyle..
Bir..
Adana Valiliği Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında inceleme başlattı.!
Adana’nın onca sorunu orta yerde dururken bunları çözebileceği paraları bilboardlar için kullanan Aldırmaz şimdi hesabını verecek.. Dev gibi  fotoğrafları kent meydan ve caddelerine asan Aldırmaz, bu paraların kaynağını açıklamak zorunda kalacak, ayrıca söz konusu meselede İçişleri Bakanlığı genelgesine uyup uymadığı araştırılacak.. Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nün 9 Şubat 2012 tarihli genelgesi, şehirdeki tanıtım ve reklam panolarında başkanların kendi fotoğraf ve isimlerini ön plana çıkararak reklam yapılmasını yasakladı..
Hatırlayın..
CHP Adana milletvekili Ümit Özgümüş geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e Zihni Aldırmaz’ın şehirde fotoğraflarının bulunduğu afiş, reklam, pankart ve bilboardlarla ilgili genelgeye uymadığı ve parasal kaynağı ve bütçesinin nereden sağlandığı hakkında TBMM’de soru önergesi vermişti..
Adana Valiliğinden yerinde ve asla sorgulanamayacak bir tavır.. Kamuoyu vicdanındaki kanamayı da en aza indirgeyecek olan bu incelemenin bilahare soruşturmaya dönüşmesi bekleniyor..
Hakikaten yazık..
Altın Koza tanıtımlarında da Aldırmaz aynı huyunu devam ettirdi.. Sağındaki solundaki reklamlara her gördüğünde Adanalı’nın midesi bulanır hale geldi.. Zihni Aldırmaz bireysel reklamını yaparken Lenin, Hitler, Mao’yu bile solladı.. İşin cılkını çıkarttı.. 5 dönem başkan seçilen Aytaç Durak bu kadarını asla yapmamıştı.. Vekillikle değil asillikle yönetilen Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 30 Ağustos tebrik kartını gördüm, “Zafer Bayramı’nız kutlu olsun- Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı” diyordu, hepsi o kadar..
Yerel seçimin erkene alınmasını da fırsat bilen Zihni Bey anketlerden çıkmak uğruna belediye imkanlarını nasıl kullanıyor, şimdi onun hesabını verecek..
İkincisi..
Zihni Aldırmaz’a Büyükşehir Belediye Meclisi de güvenini yitirdi..
Meclisi, 31 Ağustos Cuma günü olağanüstü toplantıya çağıran Aldırmaz’a meclis üyelerinden ve parti gruplarından tokat gibi yanıt geldi.. Büyükşehir Meclisi olağanüstü meclis çağrısına olumsuz yanıt verdi..
Ne gereği vardı.?
Her ayın ilk haftası ilçe meclisleri toplanıyor, ikinci haftasında da Büyükşehir.. Hangi konuları meclis gündemine getireceksen 10 gün sonra getirsen ne olur.? Konuştuğum meclis üyeleri, “Kendisine olan güvenimiz tamamen bitmiş durumda.. İmar değişikliğiyle ilgili üç özel maddenin gündemde yer alacağını öğrendik.. Yangından mal kaçırmaya çalışılıyor..” değerlendirmesinde bulundu..
Zihni Aldırmaz meclis üyelerinin bu tepkisinden sonra belediye koridorlarında personeline esip gürledi, elindeki kağıtları yere fırlattı..
Ve, üçüncüsü..
Haberiniz olsun; Adana büyük bir facia atlattı..
Baraj Gölü üzerindeki setin Yüreğir ayağı inişinde Büyükşehir Belediyesi’nin yol çalışmaları halen devam ediyor.. Geçtiğimiz günlerde belediye ekipleri yolu genişletmek üzere sette bulunan bazı taşları çekip almaya çalışıyordu.. Şükür ki DSİ Bölge Müdürü olay yerine zamanında yetişti..
Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği ve Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı Bahadır Dinçer, DSİ Müdürü’ne “Burası bizim sorumluluğumuzda.. İşimize karışamazsınız” diye müdahale etmeye çalıştı.. DSİ Bölge Müdürü’nden gelen tokat gibi yanıt:
-         Çocuk,  bu taşlarla fazla oynarsan set çökebilir, barajı patlatırsın; Adana sular altında kalır..”
Vay Adanam vay..
Kimlere emanetsin.?
Özel Kalem’den gelme olup hiçbir teknik unvanı bulunmayan Bahadır, Ziyapaşa Bulvarı’nın görselliğiyle de ilgileniyor.. Her gece Nortshields’de Tayyar Zaimoğlu ile oturup zabıtalara talimatlar yağdırıyor.. Tablacılara aslan kesilen iri yapılı polis emeklisi daire başkanı Tarık, Bahadır Dinçer’in yanında saatlerce kuzu gibi ayakta durup talimat bekliyor..
Vur dediğine vuruyor, sev dediğini seviyor.!
Sizler bu yazıyı okurken Zihni Bey Sivas’ta, film ve Karagöz-Hacivat oynatıyordu.. Kararı siz verin, artık..
Ortak akıl mı,
Orta oyunu mu.?

26 Ağustos 2012 Pazar

Salaklar bu yazıyı okumasın..

Türkiye’de böyle bir şehir örneği ender görülür..
Adana; tam ortasından bıçakla kesilmiş Tuzla karpuzu misali iki kutuplu bir dünya.. Bir yarısı yalakalık uzmanı öteki yarısı iflah olmaz muhalif.. Birinin ak dediğine öteki kara diyor.. Birinin yaşattığını öbürü öldürmeye çalışıyor.. Birinin değerlerine beriki asla saygı göstermiyor..
Toplumsal hoşgörü, uzlaşma Adana’da sizlere ömür.. Siyasetten spora kadar her alanda biz buyuz..
Nereden başlayalım.?
“Bir ülkede dalkavukların sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha fazla ise o ülke batar- MONTESQUİEU..”
Yağcılıkta, yalakalıkta, dalkavuklukta uzmanlaşmış; hatta doktorasını yapmıştır, Adana..
Her dönemin ve herkesin adamı bizim ‘Padişahım çok yaşa’cılar sahanın hakimidir..  Milletvekillerinin de, valilerin de, belediye başkanlarının da, parti il başkanlarının da ruh ikizidir.. Gün olur onlar adına hareket ederler.. Başlangıçta vezir olur gibi görünseler de yalakalık edilenler finalinde daima rezil olmuştur..
Çünkü Adana yalakaları etten duvar.. Sahiplerinin kafasını kaldırıp çıplak gerçekleri görmemesini sağlıyor..
Sormak lazım bu noktada, aslında kim kimin sahibidir.?
Kolay tarafı, yalakalığın sınıfsal ya da kültürel hiçbir ön şartının olmaması.. İlkokul mezunundan da eğitimli kanaat önderlerinden de yağcısı, yalakası ve dalkavuğu var, Adana’nın..
Biline ki, sorunlar ve gerçekler karşısında ses çıkarmamak dahi yalakalıktır.. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytanlar..
Kısaca..
“Eğer düşmanlarınızı gülünç duruma düşürüp mahvetmek isterseniz etrafını dalkavuklarla doldurun- EDMOND JALOUX..”
Bu şehrin tek sorunu yalakalar ve dalkavuklar değil.!
Karpuzun öteki yarısı da en az yalakalar kadar tehlikeli.. Takım tutar gibi saplantı içerisinde olup muhalefet etmeyi vazgeçilmez alışkanlık edinenlerin Adana’ya hizmet ettiklerini mi sanıyorsunuz.?
İflah olmaz muhalefet düşkünleri..
Partilerinin, görüşlerinin önemi yok, onlar doğrular ve gerçekler karşısında bile olur olmaz itirazlarıyla bizatihi Adana düşmanlığı yapanlardır.. Zira onlar için Adana hikayedir, peşinde koştuklarının çıkarları önem arz ediyor.. Adana’nın yozlaşmasına bu tarafın ketkısı da inkar edilemez (!)
“Makamlar makbul yerlerdir ve birisi ne zaman o makamlara göz koyar, daha o zaman onun ahlakında bir çürüme başlamıştır- THOMAS JEFFERSON..”
Şimdi..
Kestiğiniz karpuzu tekrar birleştirip buzdolabına koyun.. Artık yekparedir, var mı birbirinden farkı, iki yarının.?
Adana budur.!
Bana gelince..
Doğruları, sadece doğruları söylemek; yalakalık ve iflah olmaz muhalifliğin tam ortasında kalmış ince bir çizgi..  İşte o çizgi üzerinde yürümek zorunda kalmış biriyim.!
Ve maalesef çizgiden milimetrik sapmaların beni karpuzun iki yarısından birine dönüştürme ihtimali var.. Bundan hep korkarım.. Eee biz de etten kemikteniz.. Rant hırsının ve açgözlülüğün kol gezdiği, at izinin it izine karıştığı, belediye başkanlarının bin bir entrika çevirip ayan beyan yalan söylediği bu şehirde gazetecilik elbette kolay değil.. 
Beni tanıyanlar tanıyor da tanımayanlardan istirhamımdır; yazılarıma yorumlarınızı bu gerçekleri dikkate alarak atın..
Son bir ricam..
Lütfen salaklar bu yazıyı okumasın..


23 Ağustos 2012 Perşembe

Yağcı-AK Parti-Aldırmaz-MHP sarmalı..


Adana AK Parti bir yandan çalkantılı günler yaşarken öte yandan da yeni açılımların ve siyasi hesapların merkezi oldu.. Sokağa inmesi gereken partinin tepe kadrosu, ulufeli işlerle ilgilenmeye başladı.. Bu noktada Adana AK Parti ağza bal çalma ve bundan nemalanma dönemine de girmiş bulunuyor..
Kısa bir hatırlatma..
AK Parti’deki huzursuzluk ve kargaşa ortamının İl Başkan Yardımcısı Mustafa Özcan ile Teşkilat Başkanı Mehmet Aslanbaba’dan kaynaklandığını yazmıştım.. “Mustafa Özcan kendisine sunulan görevi yapacak kapasitede olmayan, ayrıca Teşkilat Başkanı Mehmet Aslanbaba’yı yönlendiren isim olarak tanınıyor” demiştim..
Ve, Mehmet Aslanbaba..
AK Parti’de üç dönemdir il yöneticiliği yapan Mehmet Aslanbaba’ya da yönetimde çok ama çok büyük tepkiler olduğunu kaleme almıştım.. İl kongresinde partili belediye başkanlarının büyük kongre delegesi yazılmamasının sorumlusu olarak kabul edilen Aslanbaba, aynı zamanda son derece başarısız geçen İl Danışma Meclisi’nin de organizatörüydü..
AK Parti’de film yeni aktörlerin katılımıyla devam ediyor..
Fahrettin Coşkun şimdi başrolde..
Ziyaeddin Yağcı olmadığında il başkanlığına da vekalet eden AK Parti Halkla İlişkilerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Coşkun, Yağcı’nın özel adamı olarak bilinir, tanınır.. Kilit isimdir.. İşte bu Fahrettin Coşkun Adana Büyükşehir Belediyesi’nde danışman kadrosuyla işe başladı.. İki ay maaş aldı.. Gelen baskılar yüzünden istifa ettiği söyleniyor.. Fahrettin Bey bir açıklama yaparsa onu da yayınlarız..
Ama Coşkun işbaşı sürecinde diyetini ödedi.!
AK Parti ile arası limoni olan Zihni Aldırmaz’ı AK Parti il binasına bayramlaşmaya getirtip sıraya sokmayı başardı.. Allah’ı var hakkını verdi.. Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Zihni Aldırmaz kuyrukta bekleyip AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’e şöyle bir görünme ve elini sıkarak bayramlaşma şerefine nail oldu..
İşe bak; AK Parti’de klasik ANAP tilkiliği..
Ziyaeddin Yağcı bayramın ilk günü Necdet Ünüvar ve Ali Küçükaydın için ayrı, kendisi ve arkadaşları için ayrı, Ömer Çelik için ayrı bayramlaşma töreni düzenledi.. İktidar partisi Adana’da paramparçaydı.. Zihni Aldırmaz, Yağcı-Coşkun ikilisinin alın teriyle Ömer Çelik bayramlaşmasına yetiştirildi..
Zihni Bey Aytaç Durak’ın talebesi ya, onun izinde yürüyor..  Her partiye gülücük atıyor mavi boncuk dağıtıyor.. Amacı illa ki Büyükşehir’e, o da olmadı ilçelerden birine başkan adayı olabilmek.. Kendisine bulunmaz Bursa kumaşı süsü veriyor.. Önce bir parti bulması şart, tabii ki..
Bu yüzden Büyükşehir Belediyesi’ndeki ortak akıl adeta bireysel bankacılık gibi bireysel akla dönüştü..
Dolayısıyla meselenin MHP boyutu da var..
MHP’den Büyükşehir meclis üyesi seçilip 19 oyla başkanvekilliğine getirilen Aldırmaz sonra bu partiden istifa etmişti.. AK Parti’den ışık gördüğünü sandı, yanıldı.. Bu arada MHP’ye yakın isimleri de yanında tutmaya devam etti..
N’oluuur n’olmaz..
Aldırmaz’ın başkan adaylığında favorisi AK Parti, stepnesi MHP, son şansı CHP’dir.. Milliyetçi Hareket Partisi’ni yedekte tutan Zihni Aldırmaz, bir yandan da Seyfettin Yılmaz ve Hüseyin Sözlü’yü kolluyor.. İcabında ilçelerden birine dahi fit olabilir.. Şunu da belirteyim ki MHP’nin en etkin isminin “Boşadığımız kadının topuğuna bile bakmayız” yorumunu Zihni Aldırmaz lütfen bir kenara not etsin..
Hazır bu isimlerin adı geçmişken..
AK Parti’nin mağdur (mağduriyeti ekibinin falsolarından kaynaklanıyor)  il başkanı Ziyaeddin Yağcı ve MHP milletvekili Seyfettin Yılmaz hakkındaki Ali Osman Can’ın adanahaber.com’daki yazısı hakikaten çok ilginçti..
Osman Can, Ak Parti İl Başkanı Ziyaeddin Yağcı ile MHP Adana milletvekili sayın Seyfettin Yılmaz’ın son olaylarda aldıkları ortak tavra dem vuruyor.. Yağcı ve Yılmaz’ı nezaket kuralları dışında hiçbir siyasi ilişkileri olmaması  gerekenler olarak tarif edip “Demirspor kongre sürecindeki Önder Serin lehine ortaklıklarını ve aynı günlerde Seyfettin Yılmaz’ın TBMM’de Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u hedef almasını” eleştiriyor.. Tek eksiği bu listede Zihni Aldırmaz’ı unutmuş olması..
Ve soruyor, Ali Osman Can:
İş birliği mi, siyasi birliktelik mi, tesadüf mü.?
Son aylarda Adana’nın siyaset sarmalında önemli gelişmeler yaşanıyor.. Otoritesi sağlanmış ve düzene bindirilmiş; akçeli ve siyasi rantlara dur denmesinden rahatsız olanları hep vurguluyoruz.. Her partiden, her görüşten, her mevkiden.. Bunların otoritenin başındaki isim Vali Coş’tan rahatsız olmaları gayet normal..
Mamafih tezgah geri tepti.. Herkes yuvasına çekildi.. Hatta aman dileyenler var.. Kimi “Ben ettim siz etmeyin” diyor, kimi de şaşkın şaşkın adres arıyor..

21 Ağustos 2012 Salı

G.Antep; güvercin tedirginliğinde ruh halim.!

Bilgisayarın tuşları üzerinde geziniyor parmaklarım.. Adana gündemine dair o kadar çok konu var ama yine de onlara erişemiyorum.. Hiçbirini yazmak istemiyor canım, zaten yazamıyorum..
Aklım fikrim Gaziantep’te.. Beynimden silip atamıyorum..
Masumiyet..
Çocuklar..
Şehitler..
Terör..
Katiller..
Bu kelimelerin yörüngesinden uzaklaşabilmek ne kadar da zor..
Ülkem..
Kardeşlik..
Yitik canlar..
En yakın diğer kelimeler, anca ulaşabildiğim..
Ve, twitter’da Mustafa Öncül’ün paylaştığı, Nietzsche’nin “Zayıflar, bizi kendi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazandılar” cümlesi.. Duygularıma başvurduğumda anlamlı, doğru ve gerçekçi buluyorum.. Mantığıma yolladığımda vahşet çağrısı yapacak kadar tahrik edici geliyor..
Voltaire ne diyordu.?
-         Fikirlerinizden nefret ediyorum.. Ama onları savunabilmeniz için hayatımı feda etmeye hazırım..”
Ne güzel..
Ama ortada fikir yok ki; silah var, pimi çekili bombalar var.. Askerin, polisin yanı sıra sivillere, çocuklara dahi yöneltilmişler.. Demek ki Voltaire’nin sınırsız demokratlığının bile tahammül edemeyeceği yerdeyiz..
Hem.. BDP-PKK kucaklaşmanın hemen ardından gelen bu vahşet sonrasında timsah gözyaşlarınıza inanmasını kimden bekleyebilirsiniz.?
Halbuki..
Nazım Hikmet, “Dün canım olan yarın düşmanım olmaz benim..” dizesiyle ne kadar da güzel anlatıyordu kardeşliği.. Dünün, bugünün ve yarının Türk-Kürt ortak paydasını.. Ve hatta “Her Kürt eli silahlı terörist değildir” değerlendirmesinin Türkçe’sini.. Ne kadar evrensel şiir, sanki bugünlere ait..
Hissiyat bu, elde değil..
Gaziantep katliamından beri, günümüze devşirdiğim Hrant Dink’in o meşhur sözleri dudaklarımdan eksik olmuyor..
-         Güvercin tedirginliği şimdi yüreğim
 Dillerim kırlangıç telaşı
             Terör denilen silahla vurdular beni
             Şimdi tut ellerimi
             Dokunma, kanar..
Türkiye acılı ve üzgün..Kanadı kırık kuş misali tedirgin.. Gaziantep’teki hain saldırı güvercin ürkekliğini size de yaşatmıyor mu.? Kendimi ölen 9 can gibi, onların aileleri gibi, sizler gibi buruk ve çaresiz hissediyorum; elimde değil..
Samimi duygularımdır..
Güvercin tedirginliğinde ruh halim, hem de kendi ülkemde.!

18 Ağustos 2012 Cumartesi

Adana'da ipliği pazara çıkanlar!

Oyunun kuralıdır..
Vuran değil, kuran kazanır.!
Savaşı tek cephelik; tiyatroyu tek perdelik olarak algılayanlar erken gelen zafer sarhoşluğuyla mutlu olurlar.. Ama geçicidir, kısa sürer.. Nitekim sadece bir kez vurup geçtiler.. Orada kaldılar.. Bir de baktılar ki, pimi çekilmiş bomba kendi kucaklarında.!
Hayat böyle n’aparsın..
Vuran değil, kurgusunu sağlam yapan kazanıyor.!
*          *          *
Daha önceki yazımlarımda Adana’da üstü örtülü bir tezgahtan bahsetmiştim.. Kendilerince rövanş alma duygusuna saplanıp hesap görme çabası içerisinde olanlar, rant ve tezgah peşinde koşanlar vardı.. Bunlar farklı görüşlerden, farklı partilerden insanlar güruhuydu..  Tek amaçları Adana’nın başıboşluğunun süregelmesiydi..
Kaos, nemalanma sebepleriydi.!
Otoritenin sağlandığı yerde emellerine kavuşmaları tabii ki söz konusu olamayacaktı.. Vali Hüseyin Avni Coş’un göreve başlamasıyla Adana’da tesis edilen otorite ve devlet disiplini malum kesimi haliyle rahatsız etti..
Mevzilendiler, Demirspor kongresinden başlamak üzere cephe gerisinde kalıp kavgayı medya üzerinden yürütmeye çalıştılar..
*         *         *
Yanlış hesap yine medyadan döndü.. 
Dostluğu, yol arkadaşlığını, karşılıklı güveni farklı şekilde yorumlayanlar ters yüz oldu.. Adana medyasının en güçlü kalesi, haberciliğiyle son 15 gündür bunu kanıtlıyor.. Adana Valisi’ni hedef tahtasına koyup beri tarafta gemilerini yürütmeye çalışanların maskelerinin bu skandal haberlerle artık düştüğünü görüyoruz..
Bahadır’ca değil, masa altından dövüşenler hezimete uğradı..
Vuran yenildi, kuran kazandı.!
Emin olun ki asıl hayal kırıklığını Vali Coş’un Adana’da kalmasıyla yaşamışlardır.. Çünkü hesapta bu yoktu.. Valiler Kararnamesi’ni dört gözle bekleyen menfaat grubu eminim ki o gece uyuyamamıştır..
*          *         *
Ya bundan sonra..
Hem vurduklarını sananlar hem de Vali Hüseyin Avni Coş’u siyasete müdahaleye çağırarak kurgu peşinde koşanlar adına bundan sonrası tufandır..
Onlar için hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı apaçık ortada.. Devletin otoritesi ve ciddiyeti duvarına toslayanlar, maskeleri düşenler panikte.. Büyükşehir Meclisi’nde son yaşanan İntelli tartışmaları, meclisin imar dosyalarıyla ilgili olarak şaibe altında bırakılması, Aytaç Durak dönemine dahi uyulan özlemin seslendirilmesi bunun tuzu biberi oldu..
Durumlarını gözden geçiriyorlar..
*         *          *
Bu yazı vesilesiyle mübarek Ramazan Bayramı’nızı kutlar; hem ülkemiz hem de Adana adına mutlu bir gelecek dilerim..
Esen kalın..

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Büyükşehir Meclisi şaibe altında..

Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Zihni Aldırmaz, Aytaç Durak’a görevden geçici olarak el çektirilmesinin ardından (Mahmut Çelikcan’ın başkanvekilliğinin düşmesiyle birlikte) mecliste yapılan oylamada göreve getirilmişti..
‘Ortak Akıl’ deyimini ilk kez seçildiği gün seslendirdi..
 
Belediye meclis üyelerine “Madem bana oy verip beni seçtiniz, ben de belediyeyi yönetirken sizin görüşlerinize de başvuracağım..” demek istedi.. Ortak akıl olgusunda  Büyükşehir Meclisi Başkanvekili Mustafa Tuncel’in siyasi gücünün etkisi de elbette dikkate alınmıştı.. Ancak Tuncel cezaevine girdikten sonra ortak akıl tek akla dönüşür oldu, onun da ötesinde Büyükşehir Belediyesi’ne akıl tutulmaları yaşanır hale geldi..
Bu haftaki meclis toplantılarında bu akıl tutulmalarından en sert olanı gerçekleşti.. Bekir Sıtkı Özer ile Zihni Aldırmaz arasında ilk gün (13 Ağustos Pazartesi) Adana, seviyesi tartışılır bir söz düellosuna şahitlik etti..
 
‘Allahsızlar’, ‘Terbiyesizler’ bağırtıları arasında geçen bir toplantıydı.. Tuhaf tarafı Başkanvekili Zihni Aldırmaz, Bekir Sıtkı Özer’in kendisine yönelik yolsuzluk iddialarına sessiz kalırken Özer’in sadece ‘Peşime casus taktılar’ iddiasına yanıt verdi.. Aldırmaz, Adana Haber Gazetesi’nin yayınladığı ‘İntelli’ye kıyak’ iddialarına sessiz kalmayı tercih etti..
 
Adana Büyükşehir Belediye Meclisi diğer günlerde imar planı revizyonunu ele alındı.. Yapılan oturumlarda meclis üyeleri, merkez ilçeler Seyhan ve Çukurova'yı yakından ilgilendiren 5 binlik Revizyon Nazım İmar Planları'na yönelik, komisyonlardan gelen 7 raporu görüşüp oyladı..
Zurnanın zırt dediği yer de tam burası.!
Ortak aklın aslında hikaye olduğunun, bir başkanvekilinin meclis üyelerini nasıl da zan altında bırakabileceğinin en bariz örneği yaşandı.. Başkanvekili Aldırmaz, Cemalpaşa Mahallesi 1456 ada, 743 parsel 18 pafta üzerindeki  1497 metrekarelik alanla ilgili imar planı değişikliğine tavırlı yaklaşıp daha kafadan önyargılı olduğunu belli etti..
Bu arsanın hikayesi şu..
2002 yılı Şubat ayında yapılan binlik imar planı değişikliğiyle Cemalpaşa Mahallesi Celalettin Sayhan İlköğretim Okulu güneyindeki arsanın yeri dini tesis olarak belirlenmişti.. Daha önceden cami yeri diye tarif edilen arsa, Avrupa Birliği 6. Uyum paketi çerçevesinde dini tesis (cami, kilise, sinagog, havra, cem evi) imar durumunu kazandı..
Ancak İmar Kanunu diyor ki..
“En küçük cami 2 bin 500 metrekare, orta cami (semt cami) 5 bin metrekare, merkez camii de en az 10 bin metrekarelik bir alan üzerine oturmalıdır..”
Mevzubahis arsa ise 1497 metrekare..
Herhangi bir dini tesis (cami de dahil) olabilecek standarda sahip değil.. Üstelik gündemdeki 5 binlik Nazım İmar Planı bu arsanın dört bir yanındaki arsaların imarını merkezi iş alanı (MİA) ve konut alanı olarak belirlemiş.. Ortada bundan doğan bir hak mevzu bahis;  arsa sahibi de hakkını aramak üzere başvurmuş.. Ekstra bir şey istemiyor, emsalden yola çıkıp hakkını arıyor..
Neresi anormal.?
Anormal olan, Büyükşehir Başkanvekili Zihni Aldırmaz’ın bu arsa ile ilgili oylama öncesinde mecliste sarf ettiği “Kapalı kapılar ardında görüşmeler yapıldığını duyuyorum.. Bu imar değişikliğine evet oyu veren her meclis üyesinden şüphe edeceğim..” sözleridir..
Buyurun; tüm meclis üyeleri zan altında bırakılmış olmadı mı.?
Nitekim mecliste “İspatla” bağırtıları arasında itirazlar yükseldi.. AK Partili meclis üyesi Abdullah Doğru, “Bu sözlerinizle tüm meclisi töhmet altında bıraktınız.. Oyları ipotek altına almaya çalıştınız.. Kapalı kapılar ardında görüşenler her kimse açıklamanız gerekir..” dedi.. Ancak Zihni Aldırmaz bu çağrılara aldırmadı.. Eeee, bu ağır ve kanıtlanmamış suçlamadan sonra hangi meclis üyesi evet oyu verebilirdi ki.?
Reddedildi.!
Diğer imar değişiklikleri kabul edildi, sadece bu arsa aynı (dini tesis) bırakıldı..
Ben farklı bir pencereden bakacağım.. Kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılıp yapılmadığını bilemem.. Ama bu dosyanın perde arkasında başka kapalı kapı söylentisi var.. O da şu..
Etkili bir meclis üyesinin arsa sahibi ile takıntılı olduğu.. “Sen benim gücümü bilmiyor musun.? Avucunu yalayacaksın..” diye yollara dökülüp bir dizi bağlantı sonucu değişikliğin reddedilmesini sağladığı.. İddia doğruysa, bu meclis üyesinin Aldırmaz üzerinde böylesine etkili olması çok ama çok düşündürücü.. Meclis üyesinin beklentisi vardı da olmadı mı, Işıklar altında senaryo yazdı.?
Gerçekten yazık..
 
Nerede ortak akıl, nerede vicdan, nerede adalet.? Bunun adı bal gibi haksızlık ve akıl tutulmasıdır.!

14 Ağustos 2012 Salı

O da ÇELİK bu da ÇELİK!

Yaşamın her alanında olduğu gibi siyasette de çıta ve üslup hayati derecede önemli.. Aslında bu iki nitelik demirden ilmiklerle birbirine bağlı.. Biri olmadan diğerini zaten bekleme lüksünüz yok..
Çıtanız yüksekse üslubunuz da kesinkes öyledir.!
Bunun yanı sıra soyadınızın ÇELİK olması icraatlarınızın ya da söylemlerinizin aynı sağlamlıkta olacağı anlamına gelmiyor.. Sosyal medyada son üç gündür yaşanan bazı gelişmeler bu satırların haklılığını kanıtlıyor..
Şöyle ki..
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili Hüseyin Aygün, memleketi Tunceli’de terör örgütü PKK tarafından kaçırıldı.. PKK’nın ses getirmeye yönelik olduğu tartışılmaz bu eylem Twitter’da ve aynı zamanda siyasette büyük dalgalanmalara yol açtı.. AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar, ‘PKK, CHP’li Hüseyin Aygün’ü misafir etmiş! Muhabbetiniz bol olsun, olsunda millet bu numarayı yemez!’ tvitini attı.. Buna tepkiler çığ gibi büyüdü..
Şamil Tayyar siyasetin de AK Parti’nin de hırçın çocuğudur.. Bu yorumuyla tıpkı hırçınlığı gibi siyasetteki çıtasını da tartışmaya açtı.. Bakış açısı en az demokrasiye ve TBMM’ne saygısızlık olarak kabul edilen kaçırma eylemi kadar absürd kaçtı..
Sosyal medyada AK Parti adına kabus dolu saatlerin kurtarıcısı Ömer Çelik oldu..
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Adana milletvekili Ömer Çelik, devreye girerek PKK'nın CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kaçırmakla meclisi hedef aldığını belirtti. Twitter'dan takipçilerine attığı mesajda CHP Milletvekili Hüseyin Aygün'ün PKK tarafından kaçırılmasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:
"PKK budur. Bir TBMM üyesine karşı PKK'nın saldırısı, tüm Meclise karşı yapılmıştır. Yüce meclis, kendi üyesi CHP milletvekili Hüseyin Aygün'e dönük bu pervasız eylemi mahkum edecektir. PKK, yüce meclisi hedef almıştır"
Ömer Çelik daha da ileri gitti..
TBMM’nin saldırıya uğradığını, saldırının lanetli olduğunu ifade ederek, "Sayın Aygün'ün kaçırılması, siyasi veya başka polemik konusu olmamalıdır. Terör, sivil siyasete saldırmıştır" değerlendirmesinde bulundu..
Yukarıdaki satırlarda değindiğimiz çıta ve üslup farkı, aynı partiden iki isim arasında da kendini göstermişti..
Çirkin bir vakadan Adana adına sevindirici pay çıkarmamız, Ömer Çelik’e hak ettiği övgü dizelerini kaleme almamız yadırganmasın.. Sadece ve sadece çıtası düşmüş kentimizi temsil eden bir ismin bu saygın çıkışı yapması Adana imajına katkı sağlamıştır diye düşünüyorum.. Bu bağlamda yerel meclislerin çıtalarının da yüksek olması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkıyor..
Bir başka Çelik, Hüseyin Çelik.!
Terörle mücadele ederken vatan uğruna şehit düşen askerlerimizi kastederek ‘Birkaç Mehmet öldü diye meclisi mi toplayacağız?’ sözleriyle tüm tepkileri üzerine çeken Hüseyin Çelik..
İlginç bir tesadüf.. Üç dönemdir görev yapan AK Parti milletvekillerine uygulanacak sınırlama çerçevesinde Hüseyin Çelik’in adı Adana Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için geçmişti..
O da ÇELİK, bu da ÇELİK..
Hangisini arzu ederdiniz.?

Emniyet binası adama kafayı yedirtir.

Aslında tam ve gerçek bir yılan hikayesidir..
Adana Emniyet Müdürlüğü’nün yeni hizmet binasının inşaatı trajikomik bir şekilde devam ediyor.. Üstteki son 6 kata çivi dahi çakılamazken, alt katlarda hummalı bir faaliyet var.. Hani, altı kaval üstü şişhane mi derler; işte öyle bir şey..
Son katların hikayesi malumunuz..
37 bin metrekarelik alan üzerine iki blok olarak yapılmaya çalışılan 14 katlı hizmet binasının son 6 katı için Devlet Hava Meydanları, Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı göndererek ‘Binaların uçakların iniş ve kalkış güzergahında olduğunu, bu yüzden uçuş güvenliğini tehlikeye soktuğunu’ bildirmişti.. Bunun üzerine de İl Emniyet Müdürlüğü hizmet binası inşaatı Seyhan Belediyesi tarafından uçuş güvenliğini tehlikeye soktuğu gerekçesiyle mühürlenmişti..
Bir yıl geçti, çözüm bulunamadı.. Bunun için adına yılan hikayesi diyoruz ya..
İl Özel İdaresi tarafından 25 milyon liraya ihale edilen inşaatın müteahhidi Halil Avcı binanın fiziki şartlara uygun olduğunu savunarak, "Uçakların iniş-kalkış güzergahında buna benzer 63 bina var. Biz yapmış olduğumuz binanın 6 katını gerekirse yıkarız ama yıkılmak istenen alanın yapım ve yıkım maliyeti ile pist 500-600 metre uzatılabilir. Bu bina milli servettir, kentin prestij binasıdır. Son yıllarda kente yapılan en büyük devlet yatırımıdır” diyor..
Son derece haklı..
Kaldı ki..
Diğer binaları görmezden gelenler kamu yatırımı mevzubahis olduğunda kahraman kesiliveriyor.. Ey Devlet Hava Meydanları, ey Seyhan Belediyesi; özel mülkiyet binalar yükselip mania oluştururken nerelerdeydiniz.?
İnanın, artık suçluyu ya da ihmalciyi aramaktan Adana yorgun düştü.. Meseleyi halledelim yeter.. Adana Valisi Hüseyin Avni Coş başkanlığındaki bir heyet bu maksatla geçen yıl Ankara’ya giderek yetkililerle görüşmüştü.. AK Parti Adana milletvekilleri Fatoş Gürkan ve Şükrü Erdinç de konuya ilgi göstermişti..
Erdinç, geçtiğimiz günlerde bir röportajında başta Emniyet Müdürlüğü yeni hizmet binası olmak üzere yapımı süren bir çok yapıyı durduran mania
engelinin pisti 600 metre uzatma-genişletme formülüyle ortadan kalkacağını söyledi.. Zaten konuşulan bir formüldü.. AK Parti milletvekili Fatoş Gürkan’ı da aradığımda o da böyle bir ihtimali hatırlatmıştı..
Ama önemli ve ciddi bir sorunumuz daha var..
Bu çalışmaların yapılabilmesi için Adana Havalimanı en az 6 ay hizmet veremeyecek.. Pistin uzatılması sürecinde Adanalılar’ın Çukurova Bölgesel Havalimanından faydalanması öngörülüyor.. İyi de, Çukurova Bölgesel Havalimanı en erken 2013 Akdeniz olimpiyatlarına yetiştirilmeye çalışılıyor..
Bir yıl boyunca inşaat çalışmaları buzdolabına mı konulacak.? Adana polisini o izbe binalarda hizmet vermeye mi terk edeceğiz.?
Önümüzde üç ihtimal var..
1)- Adana Emniyet Müdürlüğü Hizmet Binası’nın son 6 katını yıkıp meseleyi kökten halletmek..
2)- Adana Havaalanı’nı 6 ay kapanmasına razı gelip pisti uzatarak son 6 katın kurtulmasını sağlamak..
3)- Adana Havaalanı’nın kapanmasına razı olmuyorsak Çukurova Bölgesel Hava Limanı’nın bitmesini beklemek..
Bir ihtimal daha var;
O da kafayı sıyırmak mı dersiniz?

10 Ağustos 2012 Cuma

Krizden faydalanıp gemisini yürütmeye çalışanlar..


Aytaç Durak’a geçici olarak görevden el çektirilmesinden sonra Büyükşehir Belediyesi özelinde ve Adana siyaseti genelinde bir kaos havası hakim oldu.. Kaos gösterdi ki, Büyükşehir Belediye Başkanlığı aynı zamanda kent adına çok ama çok önemli bir denge unsurudur..
Sonrası kaosun da kaosuydu..
Bir dizi trajikomik başkanvekili seçimi hikayesi, kavgalar gürültüler, polisin gerçekleştirdiği seri çete operasyonları, tutuklamalar vs..
Kaos ortamının getirisi başka ne olabilir ki.?.
Çünkü otorite yokluğu, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere İl Genel Meclisi ve Adana’daki diğer kamu kurumlarını da olumsuz etkilemişti.. Ayrıca tüm dikkatlerin Büyükşehir Belediyesi üzerinde toplanması diğer devlet kurumlarının gözlerden uzak kalmasına yol açtı.. Dolayısıyla bu kurumlarda hem yönetim keyfiyeti hem de yolsuzlukların zirveye çıkması noktasında ipin ucu iyice kaçar oldu..
Bkz: Büyükşehir dışındaki çete operasyonları..
*          *          *
Önemli olan vurgun ve talanlar yaşanmadan önüne geçebilmektir.. Bunun ön şartı da otorite boşluğunun tesis edilmiş olmasıdır..
Hüseyin Avni Coş’un Adana Valiliği görevine başlamasıyla birlikte düzenleri bozulanlar, bundan rahatsızlık duyanlar oldu.. Her görüşten, her meslek grubundan, gözü doymaz eski kilit özel bürokratlardan oluşan çıkarcı ve menfaatçi “İstemezük”çülerin çirkin ittifakına tanıklık ediyoruz.! 
Ya Rab, rant hırsı kimleri yan yana getiriyor.?
*          *          *
Kaos ortamına dönüş yaparsak..
Böyle dönemler gazetecilere bol flaş haber ve yorum demektir.. Kamuoyunun bilgilendirilmesi, talan ve vurgunların gün yüzüne çıkartılması görevini yapmaktan Adana medyası neredeyse bitap düştü..
Adana Haber Gazetesi bunların başında geliyor..
Rifat Söylemez yönetimindeki gazete, kanıtlı ve belgeli haberleriyle bir çok ihale ve imar yolsuzluğunun üzerine üzerine gitti.. Halen de yoluna devam ediyor..
*          *          *
Ne var ki..
Demirspor kongresi, Adana’nın kirlenmişlikten kurtulması için birliktelik şansına sekte vurdu..
Vali Coş, kulübün paralı bir yönetime kavuşması için çalışırken aralarında benim de yer aldığım bazı medya mensupları bunun yanlışlığını dile getirmeye çalıştık.. Demirspor üyelerinin iradesine konulmaya çalışılan ipotek olarak algılayıp karşı durduk..
Bu amaçla kaleme alınan bazı yazılar amacını aşmış olabilir..
Bana düşen şunu söylemektir: Telafisinde kent adına büyük fayda var.!
Maalesef, Adana’nın temizlenmesi noktasında el ele vermesi gereken unsurlar hiç gereği yokken Demirspor meselesi yüzünden bugün karşı karşıya.. Nemalanma profesyonelleri bundan son derece memnun olup el oğuşturuyor..
Tıpkı laf getirip laf götürenler, muhbirler, gaz verenler, kapalı kapılar ardındaki özel görüşmeleri aktaranlar gibi..
*          *         *
Son haftalarda okuduğum en güzel köşe yazısıydı..
Adana Haber Gazetesi köşe yazarı Murat Karaköseoğlu “Hepinize yazıklar olsun” başlıklı yazısında, bakınız hangi vurguyu yapmış:
“Başta, 8 şehidimizin kanı toprakta kurumadan festival eğlencesi düzenleyen Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'a...
Sonra, Zihni Aldırmaz'ın peşine takılarak ulusal yas günümüzde halay çekip, göbek atan milli duygudan yoksun zavallılara...
Hepinize binlerce kez yazıklar olsun!
Nasıl içinize sindirip de şehit cenazelerinin üzerinde tepinirsiniz. O gencecik kınalı kuzular, siz yataklarınızda rahat uyuyun diye toprağa düştü hudut boylarında. Neyi kutluyorsunuz, neyin şenliğini düzenliyorsunuz?
Sen Zihni Aldırmaz.!
Zafer mi kazandın da Belediye Orkestrası'na şarkılar çaldırtıyorsun? Kral TV'ye de canlı bağlanmışsın. Kendi reklamını yapacağına, teröre lanet okup, şehitlerimize rahmet dileyemedin mi?
Hiç mi umurunda değil şehit askerlerimiz.?
Türkücü de getirmişsin festival eğlencene. Nasıl, iyi coşturabildi mi bari.?
Oturduğun yerden tempo tuttun mu? Omuzlarını sağa-sola kıprattın mı müziğin havasına kapılıp?
Biliniz ki, vicdanımız kanıyor... Lütfen bu rezalete müdahale ediniz..”
*          *         *
Söylenecek ne kalmış ki.?
AK Parti İl Başkanı Ziyaeddin Yağcı, bu ve benzeri çirkinlikleri gündeme taşıyacağına Adana Valisi’ni siyasete müdahaleye davet ediyor.. Mübarek Ramazan Ayı’nda ve bir biri ardına şehit verdiğimiz günlerde çalgılı çengili eğlenceleri diline dolasa fena mı olur.?
Tekrarlamakta fayda var..
Tertemiz ve şaibesiz bir Adana yaratılması için el birliği yapması gerekenlerin birbirinden uzak düştü.. Ve, bunu fırsat bilenlerin gemisini yürütmeye çalışıyor..

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Yağcı'dan Vali Coş'a demokrasiye müdahale çağrısı

Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Demirspor kongresi sürecinde cebinden para koyacak bir yönetim oluşturmaya niyetlendiğinde hepimiz karşı çıkmıştık.. “Bir spor kulübünün nasıl ve kimler tarafından yönetileceği şehrin valisi tarafından dikte ettirilemez..” dedik.. Bu durumu Demirspor camiasının iradesine ipotek konulması olarak değerlendirdik..
Vali Coş’u eleştirenlerden birisi de bendim..
Şimdi de aynı şehrin valisi, hem de AK Parti İl Başkanı Ziyaeddin Yağcı tarafından hem İl Genel Meclisi hem de Belediye Meclisi’ne müdahaleye çağrılıyor..
Üstelik daveti yapan da iktidar partisinin il başkanı.!
Diyor ki..
-         Bilindiği gibi Adana kamuoyunda son günlerde, şehrimizin yatırım almadığı gibi bir kanaat yaygın halde dillendirilmektedir.. Maalesef bu dönemde yerel yönetimlerde çeşitli sıkıntı ve güven bunalımı yaşandığından, meclislerden herhangi bir karar çıkartılması çoğu zaman mümkün olamamaktadır.. Bu durum hepimize, şehrimize ve insanımıza zarar vermektedir.. Belediye meclisleri ile Belediye Başkanları arasındaki uyumsuzluk ve güvensizlik, imar planları yapım ve uygulamasını engellerken, özellikle İl Genel Meclisindeki istikrarsız durum ise birçok büyük yatırımın önünü kesmektedir.. Çeşitli siyasi mülahazalarla alınan yanlış kararlar veya kararsızlıkların ceremesini ise hepimiz çekerken, günlük siyasi çekişmeler neticede şehrimize zarar vermektedir.. Hepimizi etkileyen bu kaos durumunun giderilmesi için Sayın Valimizi inisiyatif almaya ve bu kötü gidişatı durdurmaya çağırıyorum.”
Yapmayın sayın Yağcı.?
Seçimle gelmiş meclis üyelerini Vali’nin boyunduruğu altına sokmaya nasıl çalışırsınız.? Sandığa saygı bunun neresinde.? Görev, yetki ve sorumluluklarının dışında bir kalan bir girişime, kentin seçilmişlerce yönetimine müdahaleye evet demesini Vali’den nasıl beklersiniz.?
Demokrasi ile de bağdaşır yanı yok ki..
Tam tersine darbeci zihniyetle örtüşüyor..
Normal şartlar altında, kenti kontrol altında tutmayı amaçlamış bir Vali, iktidar partisinin il başkanının bu çağrısına sıcak bakabilirdi.. Ama ileride siyasi hedef haline gelmesi de kaçınılmaz olacaktı.. Vali Hüseyin Avni Coş kendisini kuşatma ve bunaltma kıskacının zaten farkındaydı..
Yerinde bir tabirle yaş tahtaya basmadı.!
MHP İl Başkanı Mustafa İzgioğlu ilk davranan muhalif il başkanı oldu.. Gerçekte, muhatabın ve sorumlunun AK Parti’nin il başkanı olduğunu Ziyaeddin Yağcı’ya şu sözleriyle hatırlattı..
-         Haksız teşvik yasası çıkartan belediye ve il genel meclis üyeleri midir? Bu kente zulmeden, bu kentin önünde engel olan güç merkezlerinin temsilcilerinin, bu kent adına konuşmaları artık abesle iştigal hüviyetindedir.. Sayın Yağcı’ya soruyoruz.. Son on yılda Adana gerilerken bunun sorumlusu hükümet değil midir.? Daha küçük illere daha çok kamu yatırımı yapan, Adana’yı ise cezalandıran kendi hükümetiniz değil midir.? Başka bir ili cazip hale getirerek mevcut havaalanını kapatacak çalışmayı yapan siz değil misiniz.? Demiryollarının birimlerini, RTÜK Bölge Müdürlüğü’nü kapatan siz değil misiniz.? Haksız teşvik yasası çıkartan belediye ve il genel meclis üyeleri midir? Adana’ya yatırım geldi de, meclis üyeleri ‘biz istemiyoruz’ deyip iade mi ettiler.? Yumurtalık’a en büyük yatırımın önünü açan il genel meclisi olmasına rağmen 3-4 yıl sonunda hala tek bir çivi çaktırmayan kimdir.?”
İzgioğlu diyecek laf bırakmamış..
Ayrıca..
AK Parti İl Başkanlığı binası ile Adana Valiliği’nin arası yürüme yoluyla 10 dakika.. Telefon desen o imkan da mevcut.. Bu yüzden, Ziyaeddin Yağcı’nın Adana Valisi ile medya üzerinden iletişim kurmaya çalışması manidardır, yadırgamamak elde değil.. Halbuki iktidar partisinin il başkanı kentin valisi ile  çok rahat bir şekilde  iletişime geçme imkanına sahiptir.. Bırakın iktidar partisinin il başkanını sade vatandaşların bile çok rahat ulaşabildiği sayın Coş’a, sayın Yağcı’nın basın yolu ile mesajını iletme şekli aynı zamanda düşündürücü.. Acaba kentin valisine ulaşmada sorunlar mı yaşıyor.? Böyle bir sorunun olmadığı malumken neden böyle bir açıklama ihtiyacı duydu.?
Her Vali kendi ilinin kurumları arasında koordinasyonu sağlama görevi bulunmaktadır.. Ama valiler siyasete müdahale etmezler; siyaset üstü durmak zorundadırlar.. Bunu en iyi bilenlerin başında da sayın Yağcı geldiğine göre neden böyle bir açıklama yaptı.?
Amacı Vali Hüseyin Avni Coş’u hedef yapıp yıpratmak mı? Böyle bir ihtimali asla dikkate almıyorum.. Olsa olsa sayın Yağcı’nın basın ofisinin işgüzarlığıdır deyip geçiyorum..
Ama realite şu..
Adana’da Vali karşıtlarının oluşturduğu bir cephe var.!
Bu cephede her partiden, her görüşten insanlar bir arada bulunuyor.. Sanki aralarında bu konuda sessiz bir konsensüs oluşturmuşlar.. Vali mutlaka gitmeli, gitmeliydi.. İyi de bunun karar merci Ankara’dır, Coş’u da Adana’daki görevinde bırakmıştır.. Bilinmelidir ki Adana Valisi ile hiçbir işim yok, olmaz da.. Ama bir gazeteci olarak bu tesbitimi yapmak zorundayım, görevimdir..
Bu grubun Vali Coş’a neden, hangi amaçlarla cephe oluşturduklarının değerlendirmesini de edindikleri bilgi ve izlenimler ışığında kamuoyunun bizatihi kendisi sorgulamalı..

7 Ağustos 2012 Salı

Milletin vekili imar peşinde.!


14 milletvekilimiz var..
AK Parti’den Ömer Çelik, Necati Çetinkaya, Necdet Ünüvar, Fatoş Gürkan Zopçuk, Ali Küçükaydın ve M. Şükrü Erdinç..
CHP’den Faruk Loğoğlu, Ümit Özgümüş, Turgay Develi, Ali Demirçalı..
MHP’den Ali Halaman, Muharrem Varlı, Seyfettin Yılmaz..
BDP’den Murat Bozlak..
Milletvekillerine Ankara’ya kentimizin sorunlarıyla ilgilensin, onları çözsün; Adana’nın çıkarlarına hizmet etsin diye oy verdiniz.. Ama durum ortada; işsizlik diz boyu, kamu yatırımlarından maalesef  yoksunuz.. Gençliğin, emeklinin, evsizin hali de iyidir denemez.. Vekillerimizi sorunlar hazır nöbet bekliyor..
Haaa, ev-evsiz deyince..
Ülkenin ve vatandaşın sorunlarıyla ilgilenmelerini umduğumuz milletvekilleri bunu bir kenara itip kendi rantiyelerinin peşinde koşabiliyor..
Birine takıldık, örneğin..
Adam anlı şanlı Adana milletvekili..
Arsalar milletin vekilinin ilgi alanı.. Örneğin, Çukurova ilçesinde üzerlerinde konut olmasına karşın imardaki durumu “Resmi Alan” görünen arsalara gözünü dikmişti.. Gözünü dikmekle kalmadı, bu arsaları bir bir ucuza topladı, yakınındaki bir takım arsaları da satın alarak tapu koleksiyonuna dahil etti..
Alan büyük.. Hedef te büyük..
Çünkü imarda resmi alan olarak görünmesi arsaların değerini çok aşağılara çekti..
Bu bakımdan fırsat da büyük..
Büyük fırsatlar değerlendirmek içindir.. Milletin vekili, bu arsanın imarda “ticaret ve konut alanına” dönüşmesi için partili bir meclis üyesini (üstelik karşıt cephedeki) ikna ederek ilgilenmesi ricasında bulundu.. 5000’lik imar değişikliği komisyondan geçti.. Önümüzdeki hafta da Adana Büyükşehir Belediyesi’nin meclis gündemine gelecek..
Neler olacak.?
Bir defa önümüzdeki hafta yapılacak olan Büyükşehir Belediyesi meclis toplantılarının çok hareketli geçeceği, Adana medyasının da ilgi göstereceği kesin.. Ortalığın toza dumana dönüşeceği de çok açık..
Teklif kabul edilirse..
Milletin vekili, ucuza kapattığı arsalar üzerinde yükselecek olan gökdelenler sayesinde kazancını en az 10’a katlayacak.. Rant diye buna derim.!
Milletin vekilinin talebine milletin meclis üyeleri ne yanıt verecek?
*          *           *
Bu da bir vekil..
Adana’da kendisiyle ilgili kim ne konuşursa konuşsun anında haberi olabiliyor..
Bu yüzden derin vekil..
Siyasi ve ticari geleceğini kurgulamak adına bu işlere tevessül etmesi gayet normal.. Ne diyor Makyavelizm, amaca ulaşmak için her yol mubahtır.. Şaşırtıcı olan devletin hangi kurumundan bu hizmeti aldığıdır.. Yoksa telefon dinlemede özel girişim ruhundan mı faydalanıyor.?
Kimdir diye sormayın, yukarıda 14’ünün adını da yazdım.. Üstelik iktidarıyla, muhalefetiyle..


5 Ağustos 2012 Pazar

Damacana suları ve Biteral..

Çok değil, daha 2000’li yılların başına kadar Adana su ihtiyacını 120 civarındaki su kuyusundan karşılıyordu.. Kentin muhtelif yerlerinde açılan kuyulardan temin edilen, hem de son derece pahalı bir maliyetle elektrik enerjisi kullanılarak çıkarılan sağlıksız sular evlerimize kadar giriyordu..
Taa ki,
Aytaç Durak imzasıyla Çatalan projesinin hayat bulmasına kadar..
Toplam 100 milyon doları geçkin rakama mal olan, üstelik te büyük bölümü Büyükşehir Belediyesi’nin öz kaynakları tarafından karşılanan Çatalan, Adana’nın 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak kapasiteye sahip.. Tüm Türkiye’nin Sefa Sirmen’in 1 milyar dolarlık Yuvacık projesini yerden yere vurduğu günlerde Çatalan türünün en rantabl ve örnek yatırımı olarak gösteriliyordu..
Bugün..
Toroslar’dan gelen tertemiz sağlıklı sular mutfaktaki çeşmelerinizden alabildiğine akıyorsa, bunu Durak’a borçlusunuz..
*           *          *
Yıl 2002.. Çatalan suyundan ilk önce Yüreğirli faydalandı.. Bir yıl içerisinde de içme suyu şebekesi tüm Adana’ya yayıldı..
Bilirsiniz, Yüreğir kendine özgü sorunları olan bir ilçemiz.. O günlerde, SSK Yüreğir Polikliniği’nin başhekimi olan Dr. Haluk Uygur’un çayını içmek için uğramıştım.. Dr. Uygur hastalarının muayenesini erken bitirmiş, dinleniyordu..
-         Hayırdır doktorum.. Bugün tatil mi, yoksa sağlık çalışanlarının boykotu falan mı var.?”
-         Yok yahu bildiğin gibi değil.. Hasta sayısı son aylarda gittikçe azaldı.. Neredeyse üçte bire düştü.. Artık daha az hastaya bakıyoruz..”
-         Allah Allah.. Nedir bu işin sırrı..”
-         Ben de merak ediyordum ama sonunda çözdüm.. Gelen hastaların en az yarısı içme suyundan kaynaklanan enfeksiyona kapılıyordu.. Yüreğir’de Çatalan suyu devreye girince enfeksiyona bağlı hastalıklarda büyük düşüş oldu.. Hem zaman hem de ilaç kaybının önüne geçildi..”
*           *           *
İlk kez o gün, orada Haluk Uygur’dan duydum; Biteral denilen antibiyotiği.. Dr. Haluk Uygur içme suyundan mikrop kapanlara Biteral yazmaktan yorgun düştüklerini, hatta bu ilacın Yüreğir’deki bakkallarda peynir ekmek gibi tane tane satıldığını anlatmıştı..
Çatalan geldi, Biteral devri bitti..
Hem de damacana su satıcılarının patırtıları gürültüleri arasında Adana’da Çatalan suyu afiyetle içilir oldu..
Sağlıkta da tasarruf yapılır oldu.!
*           *           *
Adanalı şanslı..
Damacana suyundan vazgeçemeyenler ülke genelinde Sağlık Bakanlığı’nın uyarısıyla adeta şoka uğradı.. Bir kısmı elbette masum olabilir ama damacana sularının temizlik ve arıtma noktasında Çatalan suyuyla baş edemeyeceği kesin.. Hastaneler ishal ve kusma salgını vakalarıyla dolup taşıyor..
Başvurulacak adres aynı; Biteral ..
Adana’da yaşayıp ta parayla satın aldıkları damacana su yüzünden hastanelik olanlara üzülürüm..
*            *          *
Durak’ı beğenmeyebilirsiniz.. Hatta oy vermemiş te olabilirsiniz.. Bir medya mensubu olarak farklı konularda ben de eleştirebilirim..
Ama, ne yaparsak yapalım; Çatalan gerçeğini görmezden gelemeyiz.!

2 Ağustos 2012 Perşembe

Dikkat, sokakta Vali var..


Adana Emine Akçay’ı unutmadı..
Kocası bir yıldır işiz olan Emine kadın, Mart ayında geçim sıkıntısı yüzünden kendini evinin tavanına asarak intihar etmişti.. Konuyla ilgili kaleme aldığım eleştirel yazım yayınlandığı gün Adana Valisi Hüseyin Avni Coş beni aradı..
-         Sayın Pekmezci, devletimizin bu konudaki hassasiyeti malumunuz.. Sorumlu arkadaşlarımız görevlerini atlamış olabilir.. Yapıcı eleştirilerle eksiklerimizi kamuoyuna duyurduğunuzda tabii ki gerekeni yapacağız.. Bize ışık tuttunuz.. El birliğiyle bu şehrin sorunlarını asgari seviyeye indireceğimize inancım tamdır..”
Keşke bürokratlar da görevlerini yerine getirirken Adana Valisi’nin taşıdığı hassasiyeti gösterebilse..
*          *          *
Adana, gerçekleriyle yüzleşmeye devam ediyor..
Bu hafta da Yıldız kadın meselesi patlak verdi.. Hani, çöpten topladıklarıyla evine ekmek götürmeye çabalayan soyadı belirsiz dört çocuklu Yıldız kadın..
Haber kamuoyuna yansır yansımaz Vali Hüseyin Avni Coş bürokratlarının görevine soyundu, duruma müdahil oldu.. Bir başka ifadeyle Adana Valisi sokağa indi.. Kalktı, Yıldız kadının evine gitti, sefaleti gördü, “Burada insan yaşayamaz..” dedi.. Yıldız kadına derhal ev bulunması talimatını verdi..
Yetinmedi..
Valilikçe yoksul aileye 500 lirayı geçkin aylık bağladı.!
Vali Coş bunu yaparken yanında kamera da götürmedi.. Reklama dönük ya da eleştirilere olarak yanıt değil; yaraya merhem sürme ve eksiği giderme çabası şeklinde algılanacak.. Saygı duyulacak bir davranış..
Keşke bu işi de bürokratları halledebilseydi..
*          *          *
Vali Coş iftarda da sokaktaydı..
Avukat Mehmet Sağlam gerek Adana gerek Yüreğir’in önemli isimlerindendir.. Sağlam, Kiremithane’deki baba ocağının bahçesinde geleneksel iftar yemeğini bu yıl da verdi.. 500 kişinin katıldığı iftarın onur konuğu Adana Valisi’ydi.. Vali Hüseyin Avni Coş’un yanında Defterdar ve Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı da bulunuyordu..
Vali Coş korumasız geldi..
Evde herkesle tek tek tokalaştı.. İftarını açtı.. Bilahare 10 civarındaki mahalle muhtarını dinledi.. Sorunlarını ve taleplerini not ettirdi.. Sokaktaki Vali “Sizin ayağınıza geldik.. Sorunlarınızı çözmek için varız..” dedi..
İftara katılanlar çok mutlu oldu..
Mehmet Sağlam Vali ve vatandaşları iftarda buluşturarak ‘Sokaktaki Ağır Güç’ olduğunu bir kez daha kanıtladı..
*           *           *
Gelelim atanmışlık seçilmişlik meselesine..
Valilerin görev, yetki ve sorumluluklarını 10 Haziran 1949’da yürürlüğüne giren 5442 sayılı İl İdare Kanunu belirliyor.. Kaldı ki Valiler Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenip Cumhurbaşkanı tarafından atanır.. Bu bakımdan hem Cumhurbaşkanı’nı hem Başbakan’ı hem de tek tek  ve ayrı ayrı Bakanları temsil ederler..
Protokoldeki yerleri de bu yüzden hiç değişmemiştir..
Hal böyle iken devleti ve seçmeni temsil eden bireyleri kıyaslamak yanılgı olur.. Seçilmişlere saygı duymakla birlikte Vali’nin temsil ettiği kurumları da göz ardı etmek gerekiyor..
Bin yıllık devlet geleneğimizde zaten özel bir yeri var..

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Adana'da aile içi şiddet hangi noktada?


Adana’nın ülkedeki imaj karnesi maalesef çok zayıf.. Bu kentte ara sıra güzel şeyler olsa da Türkiye geneline yansıyanlar olumsuz yönleri..
İşsizlik ve yoksulluk..
Açlık, sefalet görüntüleri..
Futbol ve siyaset tartışmaları..
Yolsuzluk operasyonları..
Kadına ve çocuğa şiddet..
Sokak kavgaları..
Yaralama ve cinayetler..
Bunlarla ilgili sayısal veriler birçok ilimize göre düşük oranda seyretmekle birlikte, ulusal gazete ve televizyonların yöneticileri “Adana” ibaresini duyunca habere balıklama atlıyor.. Tüm Türkiye’de, daha haberin anonsu sırasında “Kesin Adana’dır..” ön yargısı zirve yapmış durumda..
Serde Adanalılık var ya, hani..
Adanalı içkisini içer, karısını döver, çocuğuna söver, yan bakanı şişler.(!)
Yaşanmıyor da değil.. Ne gerçeğimizi inkar edeceğiz ne de lehimize düdük çalan istatistiklerle övüneceğiz..
Mesela..
Valilikler, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesindeki ''kadına ve aile bireylerine yönelik şiddete'' ilişkin kurulan alt komisyona, 2008-2011 yıllarına ait polis merkezlerine ve jandarma karakol komutanlıklarına, aile içi şiddet olayları kapsamında yapılan başvurulara ilişkin bilgileri gönderdi..
Alt komisyon raporuna göre Adana binde 10’luk oran ile aile içi şiddette alt sıralarda yer alıyor..
Derin bir nefes alalım, oh be diyelim..

En çok aile içi şiddetin yaşandığı il Bilecik (binde 33). Bilecik'i Elazığ (binde 32), Isparta (binde 28), Karaman (binde 20), Kayseri (binde 20), Denizli (binde 20), Bartın (binde 20) izliyor.. 13 milyon 624 bin nüfusuyla en çok insanın yaşadığı İstanbul, aile içi şiddette 10 bin 207 rakamıyla 65. sırada. Ankara (4.938) 46. İzmir (5.907) ise 17. sırada yer alıyor..

Batman en az aile içi şiddet olayının yaşandığı il. İlde 2011'de binde 0.1 oranında aile içi şiddet meydana geldi. Batman'dan sonra en az şiddet, sırasıyla Hakkari (binde 2), Şırnak (binde 3), Van (binde 3), Bitlis (binde 3), Bingöl (binde 4), Mardin (binde 5), Trabzon'da (binde 5) meydana geldi.. Diyarbakır (binde 8), Şanlıurfa (binde 6), Adıyaman (binde 6), Ağrı (binde 6), Muş (binde 5), Mardin (binde 5), Bingöl (binde 4), Bitlis (binde 3), Van (binde 3), Şırnak (binde 3), Hakkari (binde 2)..
Ne kadar ilginç..
Rapora göre ekonomik seviye ve eğitim kalitesi düştükçe aile içi şiddet azalıyor.. Batıdan doğuya göre istatistiki bir iniş çizgisi var.. Dolayısıyla bu işte de bir yanlışlık var.. Tam tersi olması lazım gelmez miydi.? Acaba.. Doğu ve güneydoğuda aile kavramı daha kapalı devre anlam içerdiğinden şiddet dışarı yansımıyor olabilir mi.?
Bence kuvvetle muhtemel..
Aynı raporda, bu veriler toplanırken, ''aile içi; töre ve namus saiki ile adam öldürme, kasten yaralama, cinsel taciz ve saldırı, aile fertlerine kötü muamele, çocuğun cinsel istismarı, eziyet, fuhşa teşvik, aracılık veya zorlamak, kişi hürriyetinden yoksun kılma, reşit olmayanla cinsel ilişki, birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören'' suçlarıyla ilgili olarak, kolluk kuvvetlerine yapılan başvurular ile resen gerçekleştirilen müdahalelerin dikkate alındığı belirtiliyor..
Çeşitli toplumsal, geleneksel ve kişisel sebeplerle yetkili mercilere bildirilmeyen olaylar çalışmaya dahil edilmemiş.. Püf noktası da galiba burası.. “En güzel yalan rakamlarla söylenir” sözü ne kadar da doğru..
Umarım Adana da yalandan payını (!) almamıştır..