Aytaç Durak, 28 Mart’ta
seçimi kazandıktan sonra Başbakan Erdoğan’a karşı çok sert ve kırıcı söylemlerde
bulundu.. Ondan da öte, ağzından haddini aşan cümleler çıktı.. Zafer
sarhoşluğuyla söylenmiş sözleri burada tekrar tekrar yazıp temcit pilavı
pişirmek istemiyorum..
Süreç malumunuz..
Siyasi yoldaşı Mustafa
Tuncel’le girdiği çatışma, gergin meclis toplantıları, görevden el
çektirilmesi, ihaleye fesat iddiaları ve çete lideri suçlamasıyla 42 günlük
mapusane çilesi..
Durak tahliye olduktan
sonra Zaman ve Sabah gazetelerini ziyaret etti.. Cihan Haber Ajansı ve Zaman
Gazetesi Bölge Temsilcisi Bilal Öğütçü ile Sabah Gazetesi Bölge Ekler
Koordinatörü ve Adana Temsilcisi Ersin Ramoğlu’na meramını anlatıyordu:
-
Bir
daha da aday olmayı ve siyasete devam etmeyi düşünmüyorum. Hala 2 yılım var.
Bundan sonra siyasetten el çekiyorum. Yaşımda 74, iki yıl sonra 76 olacak.
Siyasete devam etmem insan tabiatına aykırı zaten.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tekrar aday olmaması yönündeki
tavsiyesini yerine getirmediğim için pişmanım.. Keşke Başbakanı dinleseydim.. Doğrusu
oydu.. Dinlemediğim için pişman oldum.. İnsan büyüklerini dinlemeli, Başbakan
benden yaşça küçük ama makam olarak büyük.. Örfümüz ananemiz bunu gerektirir,
ondan dolayı da hata ettiğimi kabul ediyorum.. İnsan her zaman sağlıklı karar
verir diye bir şey yok, herkes hata yapabilir.. Benim yaptığımı da hata yada
kusur olarak kabul edebiliriz.. Gerekirse de sağlıklı bir ortamda kedisinden özür dilememiz de mümkün olabilir.. Yüzde 50
oy almış üstelik 3 kez tek başına iktidar olmuş bir kişiye siyaseti bilen biri
olarak saygı duymamazlık edemem.."
Cezaevi günlerini anlatırken de “Tutuklanmam sürpriz oldu ama
cezaevinde ilk koğuşa gittiğimde akşam yemeği getirdiler.. Baktım pırasa..
Koğuştakiler dudak büktü yine mi pırasa dediler.. Ben kaşığı alıp yemeye
başladım.. 11-12 kişi gelip bana katıldılar” diyordu..
Durak, kader
arkadaşlarına “pırasa”yı dahi sevdirmişti..
O halde pırasa çilenin,
özrün, af dilemenin, hırstan arınmanın, yaşadıklarından ders çıkarmış olmanın yemeği.!
Vurgulamadan geçemem, Allah
kimseye ama hiç kimseye cezaevinin kapısını göstermesin.. Hele hele 75’ine
yaklaşmış, seçimle göreve gelmiş bir siyaset adamına.. Aytaç Durak tutuklandığında
üzüntüden sabaha kadar uyuyamayanları biliyorum; bu sürece haberleriyle zemin
hazırladığı halde gözlerinden yaş damlayan meslektaşlarıma tanıklık ettim..
Aytaç Bey’in yukarıdaki
sözleri siyasete tövbe demeçleriydi.. Artık kendisini dinç tutan köyündeki narenciye
bahçesine dönüp yaşının gerektirdiği işlerle ilgileneceğinin mesajını veriyordu..
Bu arada da kendisine yakın
gördüğü gazete sahipleriyle köşe yazarlarına el altından “Arkamda durmaya devam
edin.. Dönmeme az kaldı..” mesajları gönderiyordu.. Nitekim aynı Aytaç
Durak birkaç hafta sonra ofisinde düzenlediği toplantıda menüyü aniden değiştiriverdi..
27 Haziran günkü Hürriyet Gazetesi'nin 'Çukurova'
ekinde manşet olan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Aldırmaz'ın
açıklamalarına yer verilen “Aldırmaz'dan Son Nokta: Tüp Geçit Olmaz” başlıklı
haberine tepki gösterdi.. Aldırmaz'ın, D-400 Karayolu'nun Müze ve Dörtyol
kavşakları arasında; bin metre uzunluğunda 19 metre genişliğindeki
'açık tüp geçit'in üzerinin kapatılmasının imkansız olduğu yönünde açıklamalarını
gazete kupürünü gazetecilere gösteren Aytaç Durak, dedi ki:
- Buradan tüm Adanalılara söz veriyorum; görevimin
başına geri döndüğümde 4 ay gibi kısa bir zaman diliminde oranın üzerini
kapatacağım.."
Nasıl, böyle iyi mi.?
Mevzubahis geçit kamuoyunda “karnıyarık” olarak
adlandırılıyor.. Pırasasever Durak birden bire karnıyarık düşkünü oluverdi.. Hani
siyasete son noktayı koymuştu, hani artık narenciye bahçesine dönüp dinç
kalacaktı.?
Bu durumda karnıyarık ta riyanın, hırsın, hem özür
dilediği Başbakan’ı hem de Adanalı’yı kandırmaya çalışmanın yemeği mi olmuş oluyor.?
Şurası bilinmelidir ki
“Seçimle gelen seçimle gitmeli..” ilkesinin (yargı sürecine saygı şart) hala
arkasında duruyorum.. Ancak Aytaç Bey de nihai kararını verip bunu da
açıkça paylaşmalı.. Pırasa mı, karnıyarık mı; tamam mı devam mı.? Ama
geleceğiyle ilgili kararı alırken de lütfen kimseyi çanta takımı gibi görmesin..
Er meydanına.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder