12 Temmuz 2012 Perşembe

Durak pırasa mı seviyor, yoksa karnıyarık mı?


Aytaç Durak, 28 Mart’ta seçimi kazandıktan sonra Başbakan Erdoğan’a karşı çok sert ve kırıcı söylemlerde bulundu.. Ondan da öte, ağzından haddini aşan cümleler çıktı.. Zafer sarhoşluğuyla söylenmiş sözleri burada tekrar tekrar yazıp temcit pilavı pişirmek istemiyorum..
Süreç malumunuz..
Siyasi yoldaşı Mustafa Tuncel’le girdiği çatışma, gergin meclis toplantıları, görevden el çektirilmesi, ihaleye fesat iddiaları ve çete lideri suçlamasıyla 42 günlük mapusane çilesi..
Durak tahliye olduktan sonra Zaman ve Sabah gazetelerini ziyaret etti.. Cihan Haber Ajansı ve Zaman Gazetesi Bölge Temsilcisi Bilal Öğütçü ile Sabah Gazetesi Bölge Ekler Koordinatörü ve Adana Temsilcisi Ersin Ramoğlu’na meramını anlatıyordu:
-          Bir daha da aday olmayı ve siyasete devam etmeyi düşünmüyorum. Hala 2 yılım var. Bundan sonra siyasetten el çekiyorum. Yaşımda 74, iki yıl sonra 76 olacak. Siyasete devam etmem insan tabiatına aykırı zaten.. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tekrar aday olmaması yönündeki tavsiyesini yerine getirmediğim için pişmanım.. Keşke Başbakanı dinleseydim.. Doğrusu oydu.. Dinlemediğim için pişman oldum.. İnsan büyüklerini dinlemeli, Başbakan benden yaşça küçük ama makam olarak büyük.. Örfümüz ananemiz bunu gerektirir, ondan dolayı da hata ettiğimi kabul ediyorum.. İnsan her zaman sağlıklı karar verir diye bir şey yok, herkes hata yapabilir.. Benim yaptığımı da hata yada kusur olarak kabul edebiliriz.. Gerekirse de sağlıklı bir ortamda kedisinden özür dilememiz de mümkün olabilir.. Yüzde 50 oy almış üstelik 3 kez tek başına iktidar olmuş bir kişiye siyaseti bilen biri olarak saygı duymamazlık edemem.."
Cezaevi günlerini anlatırken de “Tutuklanmam sürpriz oldu ama cezaevinde ilk koğuşa gittiğimde akşam yemeği getirdiler.. Baktım pırasa.. Koğuştakiler dudak büktü yine mi pırasa dediler.. Ben kaşığı alıp yemeye başladım.. 11-12 kişi gelip bana katıldılar” diyordu..
Durak, kader arkadaşlarına “pırasa”yı dahi sevdirmişti..
O halde pırasa çilenin, özrün, af dilemenin, hırstan arınmanın, yaşadıklarından ders çıkarmış olmanın yemeği.!
Vurgulamadan geçemem, Allah kimseye ama hiç kimseye cezaevinin kapısını göstermesin.. Hele hele 75’ine yaklaşmış, seçimle göreve gelmiş bir siyaset adamına.. Aytaç Durak tutuklandığında üzüntüden sabaha kadar uyuyamayanları biliyorum; bu sürece haberleriyle zemin hazırladığı halde gözlerinden yaş damlayan meslektaşlarıma tanıklık ettim..
Aytaç Bey’in yukarıdaki sözleri siyasete tövbe demeçleriydi.. Artık kendisini dinç tutan köyündeki narenciye bahçesine dönüp yaşının gerektirdiği işlerle ilgileneceğinin mesajını  veriyordu..
Bu arada da kendisine yakın gördüğü gazete sahipleriyle köşe yazarlarına el altından “Arkamda durmaya devam edin.. Dönmeme az kaldı..” mesajları gönderiyordu.. Nitekim aynı Aytaç Durak birkaç hafta sonra ofisinde düzenlediği toplantıda menüyü aniden değiştiriverdi..
27 Haziran günkü Hürriyet Gazetesi'nin 'Çukurova' ekinde manşet olan ve Büyükşehir Belediye Başkanı Zihni Aldırmaz'ın açıklamalarına yer verilen “Aldırmaz'dan Son Nokta: Tüp Geçit Olmaz” başlıklı haberine tepki gösterdi.. Aldırmaz'ın, D-400 Karayolu'nun Müze ve Dörtyol kavşakları arasında; bin metre uzunluğunda 19 metre genişliğindeki 'açık tüp geçit'in üzerinin kapatılmasının imkansız olduğu yönünde açıklamalarını gazete kupürünü gazetecilere gösteren Aytaç Durak, dedi ki:
- Buradan tüm Adanalılara söz veriyorum; görevimin başına geri döndüğümde 4 ay gibi kısa bir zaman diliminde oranın üzerini kapatacağım.."
Nasıl, böyle iyi mi.?
Mevzubahis geçit kamuoyunda “karnıyarık” olarak adlandırılıyor.. Pırasasever Durak birden bire karnıyarık düşkünü oluverdi.. Hani siyasete son noktayı koymuştu, hani artık narenciye bahçesine dönüp dinç kalacaktı.?
Bu durumda karnıyarık ta riyanın, hırsın, hem özür dilediği Başbakan’ı hem de Adanalı’yı kandırmaya çalışmanın  yemeği mi olmuş oluyor.?
Şurası bilinmelidir ki “Seçimle gelen seçimle gitmeli..” ilkesinin (yargı sürecine saygı şart) hala arkasında duruyorum.. Ancak Aytaç Bey de nihai kararını verip bunu da açıkça paylaşmalı.. Pırasa mı, karnıyarık mı; tamam mı devam mı.? Ama geleceğiyle ilgili kararı alırken de lütfen kimseyi çanta takımı gibi görmesin..
Er meydanına.!
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder