Onu, mitili Aytaç Durak’ın yanına attığında, Büyükşehir
serüveninin başlangıcında yakından tanımıştım.. ANAP serüveninde de karşıma
çıkan Zihni Aldırmaz, galiba o sıralar yeğeni Cengiz’le birlikte (Allah
kimsenin başına vermesin) müflis durumdaydı..
Neyse, Durak, sık sık makam odasında karşısına alır ve
danışmanına nasihat verirdi, “Zihni şöyle yap, Zihni böyle yap..” diye.. Aytaç
Bey, Aldırmaz’ın kravatını da babacan bir edayla bizzat kendi elleriyle
düzeltti, kaç defa gördüm.. Başkan adayı, meclis üyesi ve danışman olarak onu hep
yanında taşıdı..
Hiç unutmam.. Bir gün üçümüz sohbet ediyorduk.. Zihni Bey
odadan çıktığında Aytaç Durak dedi ki..
- Ali, kendime belediyecilikte güvenebileceğim ikinci bir adam
arıyorum.. Ama Zihni’de çok kararsızım.. Birinci adam zaten kesinlikle olamaz
da ikinciliği tartışmalı.. Biraz daha üzerine eğilip eğitmem lazım..”
İmar Limited A. Ş macerası da olmuştu, Aldırmaz’ın..
Durak, onu bu şirketin başına getirdiğinde, karşısında
Abdurrahman Özalp ve ADANA-KOOP gerçeği vardı.. Durak ve Aldırmaz ikilisi,
rahmetli Özalp’ı Adana kamuoyuna ve medyaya dar gelirlilerin, öğretmenlerin
parasına göz diken; bu arada servetine servet katan birisi olarak lanse etti.. Kooperatiflerin
Büyükşehirce ele geçirilmesinde yayıncılığımızla (O zamanki Metro TV) taraf
olduk, Aldırmaz’ın başarısında (!) payımız oldu..
Yıllar sonra..
Abdurrahman Özalp tek göz bir evde, tek başına ve sefalet
içinde öldü..
Hala vicdanımı sorgularım, ‘doğru mu yaptım yanlış mı’
diye.. Hala yüreğimin derinliklerinde bir Özalp sızısı var, geçmek nedir
bilmeyen..
Varsa günahım, affet Allah’ım..
* * *
Bugünün hikayesi; Aldırmaz Başkanvekili.. Durak açıkta,
Mustafa Tuncel (Dayı) mapusta, Zihni koltukta..
Bir terslik var, peki o nerede.?
* * *
Durak’ın ikinci adamlığından dahi şüphe ettiği, 1994’de
Seyhan halkının başkanlığa seçmediği Zihni Aldırmaz, 19 Büyükşehir Belediye
Meclis üyesinin oyuyla Başkanvekilliği makamında oturuyor..
Mamafih doğru yaptığında alkışladım, motive ettim..
‘Ortak Akıl’ sloganını ortaya attı, serde Adanalılık var ya heyecanlandım..
Kavşaklar, refüjler derken bulvarlardaki yaya geçişlerinde pratik
düzenlemelerle kolaylıklar sağladı.. Başkan Durak’a göndermede bulunup “Demek
ki oluyormuş, sen niye yıllarca yapamadın..” dedim..
Durak “Kaldırım mühendisliğini şehircilik sanma” cevabını
gönderdi..
Başkanvekilliğinin düşürülmesi meselesinde hukukçulardan
görüş alıp ‘bu iş olmaz, düşüremezsiniz’ dedim ve köşe yazılarımda gerekçelerini
sıraladım.. Önceden aldığı yazılı görüşü de ilave gerekçe gösterdim..
Zihni Bey teşekkürlerini sundu..
* * *
Yanlış yaptığında da yazıp eleştirdim..
Başkanvekili olduktan sonra MHP rozetini çıkardığında
partisini satmakla yargıladım.. Belediye içindeki yönetim istikrarsızlığını,
sık sık bürokrat değiştirmesinin yanlışlığını gündeme getirdim..
Rifat Söylemez’in ortaya çıkardığı İntelli ve parkomat
işinde göstermelik Büyükşehir ihalesini köşeme taşıdım..
AK Parti İl Başkan Yardımcısı Fahrettin Coşkun’u danışman
olarak işe alıp AK Parti’ye yamanma politikasını kaleme aldım..
Demirspor kongresi sürecinde ikili oynarken, şehrin
Valisi’ni camiaya boy hedefi yapmaya çalışırken suçüstü yakalayıp teşhir ettim..
Cengiz Dinçer’in oğlu Bahadır’ın teknik eleman olmadığını,
Kent Estetiği ve Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı’na getirilmesinin büyük yanlışlığını
hatırlattım.. “Adana’yı Bahadır’ın pahalı oyuncağı yapmayın.. Çocuğa da yazık
edersiniz” dedim..
“Ziyapaşa Bulvarı’na ve esnafına özel ilgi gösterilirken
öteki bulvar ve caddelerin ihmal edilmesi adalete sığmaz, toplumsal haksızlıktır..”
saptamasında bulundum..
Tablacılara aslan kesilen Büyükşehir zabıtalarının halkın
kaldırımlarını işgal eden kodamanlara nasıl da kuzu kesildiğini yüzlerine
vurdum..
Adana Haber Gazetesi’nde yayınlanan tapelerde yer alan,
Zihni Aldırmaz’ın oğlu Nazım’a ‘Başkanım’ diye yalakalık yapanları da unutmadım..
“Yarın siz bu görevden gidince oğlunuza yine öyle mi hitap edecekler..” sorusunu
sordum..
Bunca şehidimiz varken Altın Koza neyimize, ‘hiç olmazsa şenlik
ve konser kısmını iptal edin’ çağrısını yaptım..
* * *
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış..
Beni kovmadılar, kızımı kovdular.!
6 yıllık devlet memuru kızımı, Büyükşehir Belediyesi Emlak
ve Kamulaştırma’dan alıp Ekmek Fabrikası’na sürdüler..
Adana sağ olsun..
Hem anasının kızıdır.. Hamur işinden çok iyi anlar, güzel
poğaça börek yapar.. Ekmek işini de becerecektir.. Gariban Adanalım kızımın
ellerinden çıkan ekmekleri yesin, balşeker afiyet olsun..
Siz o alın teri kutsal ekmekteki estetiği hele bir görün;
Bahadır’ın estetik anlayışına tükürürsünüz.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder